4. sanayi devriminin en kilit kavramı “nesnelerin interneti” olduğunu söyleyebiliriz. Hatta Amerika’da Endüstri 4.0 kavramı Almancadan olduğu gibi çevrilmedi; doğrudan ‘Nesnelerin İnterneti’ (IoT) kavramı altında açıklandı.
2011 yılında Almanya’da Hannover fuarında ilk defa telaffuz edilen ve hızla gündemde yerini alan “Industrie 4.0”, Türkiye’de “4. Sanayi Devrimi”, “Endüstri 4.0” veya “Sanayi 4.0” başlıkları altında tartışılmaya başlandı.
Şuana kadar hiç bir sanayi devrimi kendisini önceden ilan ederek gerçekleşmemiştir. 1. sanayi devrimi su ve buhar gücüyle çalışan makinaların devreye girmesi, 2. sanayi devrimi elektriğin üretime girmesiyle seri üretime başlanması 3. sanayi devrimi ise 1970 yılların sonrasında gittikçe yaygınlaşan robotlu otomasyon akımı ile sanayide üretkenliğin bir önceki dönemde hiç olmadığı kadar artması şeklinde gerçekleşmiştir.
Otomasyon olarak özetlenebilecek 3. sanayi devriminden sonra her şey, otomasyon süreçleri veya robotlar da daha akıllı, öğrenebilir ve kendi kendine karar verebilir bir hale gelmektedir. o Robotların adı değişiyor, “kobot” (collaborative robot) oluyor: İnsanın programlamasına ihtiyaç duymadan çevreye ve gerçek zamanlı aldıkları veriye göre ne yapacağını kendisi kararlaştırabilen robotlar olmasıdır.
2016’ da endüstriyel robot satın alan ülkelerin başında Çin’ i görmekteyiz. Daha sonra Güney Kore ve Japonya gelmektedir. İlk 3 sırayı uzak doğu ülkelerinin olduğuna dikkat edin.
2017-2020 arası 1.7 milyon robot satılması öngörülmektedir.
2020’ de dünyadaki satılan robot sayısı 520 bin adet olması bekleniyor.
Endüstri 4.0 şimdiye kadar otomasyon, dijitalleşme, internet, bilişim ve iletişim sektörlerinde elde edilen kazanımları birbiriyle entegre ederek ve bir adım daha ileri taşıyarak, bu kazanımlardan hayatın her aşamasında, en çok da üretim süreçlerinde faydalanmanın adıdır.
Üretimde mekatronik (mekanik ve elektronik) sistemlerin siber-fiziksel sistemlere dönüşüm hikayesidir. Bu devrim veya evrim olarak nitelendirilen dönüşümün olmazsa olmazı ise internettir.
Endüstri 4.0 tarihte ilk kez gerçekleşmeden önce adı konulan bir devrim olsa da, etrafımızdaki pek çok durumun gittikçe daha akıllı hale geldiğini ve bunlara biz insanların inanılmaz bir hızla alıştığını görmekteyiz.
Yakın gelecekte tüm nesnelerin internetle bağlantılı olması ve üretim süreçlerinin tamamen akıllı hale gelmesi hem inanılır hem de kaçınılmazdır diyebiliriz.
4. sanayi devriminin pek çok bileşeni var. Bunlardan siber-fiziksel sistemler, gerçek dünya ile sanal dünyanın sensörler ve internet vasıtasıyla birbirine bağlanması, kısacası fiziksel ve dijital dünyanın birleşmesi ve anlık senkronizasyon ile koordinasyon içinde çalışması anlamına gelmektedir.
Bu sistemlerle üretim süreçlerinin daha kolay kontrol edilmesi ve üretim zincirleri arasında güçlü bir iletişim kurulması hedeflenmektedir.
Nesnelerin İnterneti (Internet of Things)
4. sanayi devriminin en kilit kavramı “nesnelerin interneti” olduğunu söyleyebiliriz.
Amerika’da Endüstri 4.0 kavramı Almanca’dan olduğu gibi çevrilmedi; doğrudan ‘Nesnelerin İnterneti’(IoT) kavramı altında açıklandı.
Sanayi devrimiyle beraber, fiziksel ve sanal dünya arasında köprü vazifesini internet görecek.
Nesneler birbirleriyle ve insanlarla devamlı iletişim halinde olacak. Makineler 3. sanayi devrimi sonrası otomasyonda olduğu gibi, basitçe kendilerine verilen komutları yerine getirmeyecek.
İnternet üzerinden birbirleriyle ve insanlarla bağlantılı olan nesneler, gerçek zamanlı veri alışverişi yaptıkları için, kendileri öğrenip nasıl davranacaklarına karar verecekler.
Nesnelerin interneti (IoT) şu an hayal gücümüzü zorlasa da hayatımızı oldukça kolaylaştıracak.
• Örneğin biz tatilden dönerken eve yaklaştığınızı anlayan nesneler evi ısıtacak, buzdolabında eksik malzemeler varsa onları sipariş edecek.
• Bu değişim özel hayattan eğitime, üretimden tüketime hayatımızın her alanında olacak.
• Zamanımızı daha verimli kullanmamızı sağlayan, üretimde verimliliği ve etkinliği artıran, daha az atık üretip çevreyi daha az kirleten sistemlerin bir kısmı halihazırda uygulamaya geçildi.
• Evimizdeki akıllı aletler ve üzerimizde taşıyacağımız telefon ve giyilebilir teknolojilerle, duygularımızdan alışkanlık ve davranışlarımıza kadar hemen tüm hayatımız takip edilebilir hale gelecek.
Teknolojinin hızla ilerlemesi ve yaygınlaşması, her defasında bir önceki devrimle onu takip eden devrim arasında geçen zamanı kısalttı.
AKILLI FABRİKALAR
Fabrika yöneticileri, tedarikçiler ve müşterilerin tüm sistemi izleyebildiği, bu sürece dahil olan insan, nesne ve sistemlerin birbiriyle iletişim halinde olduğu bu fabrikalarda hata oranı önemli ölçüde düşerek fayda sağlayacaktır.
Almanya’da bu şekilde çalışan ve üretim yapan fabrikalar var; hata oranının bir milyonda 12 olduğu söylenmektedir.
Üretimde hataların büyük ölçüde insandan kaynaklandığı düşünülünce, insana ait kas gücü sistemden çekildiğinde hata oranının büyük miktarda düşeceği tahmin edilmektedir.
BÜYÜK VERİ (BİG DATA)
Büyük veri düzenli veya düzensiz olmak üzere, her gün yapılan çalışmaların işleyişini zorlaştıran büyük miktardaki veriyi tanımlamaktadır.
Büyük verinin analizleri sonucunda, çalışmalar için daha iyi strateji ve karar verme olanağı sağlamaktadır.
Global seviyede üretilen ve depolanan bilginin miktarı hayal edilemeyecek kadar çoktur ve her gün büyümektedir.
İnternete bağlı cihaz sayıları her 5 senede bir 2 katına çıkarak artmış olup 2020 yılında bu sayının 50 milyar olacağı ön görülmüş.
2018 yılında ABD de yaklaşık 1,5 milyon yönetici ve çalışanın Big Data kullanımı ile çalışmalarına yön verecek.
Ayrıca her 1 dakikada; 100 binden fazla tweet atılırken, 2 milyon Google araması yapılmakta ve 204 milyon e-mail gönderilmekte.
Şu anki IP Trafiğinin 2018 yılında 4 katına çıkması bekleniyor. Gene 2018 yılında 3 milyar insanın web de online olması ve 8 Zattabyte kadar (yani 8 milyar Terabyte) veriyi paylaşmaları beklenmektedir.
BULUT BİLİŞİM
Bulut bilişim teknolojisini kullanmak, kişisel bilgisayarların yükünü azaltmakta ve çeşitli sayıda uygulama, bulut sunucusu tarafından sağlanmaktadır.
Genellikle, kullanıcılar uygulamaları bilgisayarını indirmek ve yüklemek istememektedirler. Tüm işlemeler ve depolamalar, bulut sistemi tarafından sağlanmaktadır.
İnternet üzerinde barındırdığımız her uygulama, program ve verilerimizin sanal bir makine üzerinde yani en çok kullanılan adıyla bulutta depolanması ile birlikte internete bağlı olunan cihaz ile her lokasyon da bu bilgilere, programlara ve verilere kolaylıkla ulaşım sağlayabilmektedir.
SİBER GÜVENLİK
“Endüstri 4.0, dijitalizasyon, nesnelerin İnterneti (IoT), yeni servisler, veriler ve bağlantılar” aynı zamanda bilgisayar korsanlarına veri hırsızlığı ve endüstriyel casusluk için yeni yollar açmaktadır.
4. Sanayi Devrimiyle büyük şirketler siber risk tehdidinin artacağına inanmakta ve bunun için çözüm yolları araştırmaktadırlar. Siber saldırılar, eğer önlem alınmazsa Endüstri 4.0 üzerinde yıkıcı bir etki oluşturabilmektedir.
Akıllı üretim sistemlerini, veri paylaşımını, geniş veri ağlarını bozabilecek virüsler, şirketlerin üretim faaliyetleri üzerinde çok kötü etkiler oluşturabilmekte. Fakat büyük şirketler bu risklerin gelişmiş risk yönetimi ve güvenlik stratejileri etrafında önlenebileceğini düşünmektedirler.
• 2013’ten bu yana, her gün ihlaller nedeniyle çalınan 3.809.448 kayıt var.
• 2016 yılının dördüncü çeyreğinde büyük ölçekli DDoS saldırıları % 140 arttı.
• 2016’da veri ihlali gerçekleşen kayıtların %95′i; devlet, perakende ve teknoloji sektörlerinden geldi.
• Sağlık sektörünün % 75’inden fazlasına son bir yılda malware bulaşmış durumda.
• Cybersecurity Ventures’in raporuna göre, 2017’den 2021’e kadar siber güvenlik konusunda küresel olarak yaklaşık 1 trilyon dolar harcanması beklenmetedir.
• Küresel kuruluşların sadece % 38’i siber bir saldırıya karşı hazır olduklarını iddia etmektedir.
• Siber saldırıların %43’ü küçük işletmeleri hedefliyor. Şirketlerin % 64’ü web tabanlı saldırılar yaşıyor. % 62 deneyimli kimlik avı ve sosyal mühendislik saldırıları yaşamaktadır.
• 2020’de bir veri ihlalinin ortalama maliyeti 150 milyon doları aşacaktır.
Türkiye Endüstri 4.0’a Ne Derece Hazır ?
Sanayinin üretimdeki görece payı azalırken hizmet sektörünün payının artması ve iş gücünün imalattan hizmet sektörüne kayması olgusu “sanayisizleşme” olarak tanımlanmaktadır.
Sanayisizleşme, hizmet sektörünün desteği olmadan açıklarını kapatamayan bir ülke olan Türkiye’nin bir gerçeği olmaktadır.
Diğer yandan, 2008 finansal kriziyle tüm dünya, sağlam bir sanayinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark etti. Bütün bunların ışığında, hizmet sektörünün tabii ki iyi ve güçlü olmasının, arkamızı toplamaya ve açıklarımızı kapatmaya devam etmesinin gerekli olduğu görülmekte fakat sanayisiz olunmayacağı da bilinmektedir.
Başlangıçta iyi bir planlama yapmadan, güzel ve yaratıcı bir fikre sahip olur olmaz hızlıca işe atılmak Türk insanının genel bir özelliğidir. Girişimci ruhu yüksek bir toplum, bir de “kervan yolda düzülür” gibi bir atasözünü rehber edinince, ortaya boşa harcanan kaynaklar ve hayal kırıklığı çıkmaktadır. Ancak Sanayi 4.0 devrimiyle birlikte, bu atasözünü rafa kaldırmak ve bir işe başlamadan önce stratejik planlamayı çok iyi, en ince detayları da düşünerek yapmak gerekmektedir.
Türkiye’deki üreticilerin, Endüstri 4.0 teknolojilerini üretim sürecine dahil etmek için önümüzdeki 10 yıllık süreçte yılda yaklaşık 10-15 Milyar TL yatırım yapacağı tahmin edilmektedir.
Sonuç Olarak..
İYİ DURUM:
• Büyük bir ekonomik kalkınma dalgası yaşanacaktır.
• Çin, Hindistan ve Afrika’da yeni orta gelir standardı insanların sayısı artacaktır.
• Otomobil, beyaz eşya, elektronik mamullerin kullanımı kısa sürede artacaktır.
• Verimi, kaliteyi, elastik üretimi ve tedarik zincirini en iyi yönetenler avantajlı olacaktır.
KÖTÜ DURUM:
Mavi yakalı ve düşük katma değer beyaz yakalı istihdam üzerinde olumsuz etkisi olacaktır.
Robotlar ve algoritmalar pek çok işi otomatik halledebilir duruma gelecektir.
Zaman içerisinde personelin yerine geçeceklerdir.
Değişime uyum sağlayanlar, yeni yetkinlikler ve roller edinecektir. Bu değişimi fark edemeyen ya da ayak uyduramayanlar ise işsiz kalacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder